Üroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ayhan Karaköse böbrek sancısının kader olmadığını belirterek, "Bu dayanılmaz sancının nedeni çoğu zaman üriner sistemde sıklıkla da böbrekte oluşan bir taştır. Çoğu zaman birkaç milimetrelik bir taş boyundan büyük ağrı yaratabilir" dedi.
Taş idrar yollarında mineral tuzlarının çökerek birikmesi sonucu oluştuğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Ayhan Karaköse "Taş, genellikle böbreklerde oluşmakla birlikte mesanede de oluşabilmektedir. Genetik yatkınlık, beslenme ve coğrafi özelliklerde taş oluşum nedenlerindendir. Ülkemizde Doğu Anadolu ve Ege Bölgesi’nde, diğer bölgelere nazaran daha çok taş hastalığı görülmektedir" dedi.
Taş düşürme sıklığı önemli olduğuna dikkati çeken Yrd. Doç. Dr. Karaköse şöyle konuştu: "10 yıl içinde sadece bir kez küçük bir taş düşüren hastada ayrıntılı bir analize pek gerek yoktur. Ancak özellikle sık aralıklarla taş düşüren veya taş oluşturan hastalarda ayrıntılı analiz yapılması gereklidir. Bu analizlerde taş oluşumuna yol açan ve düzeltilebilecek nedenler araştırılmaktadır. Örneğin bağırsaktan kalsiyum emilimi fazla ise buna göre diyet verilmelidir. Böbrekten kalsiyum atılımı fazla ise diyette kısıtlamaya gerek yoktur. Her iki durumda da kalsiyum taşı olmasına rağmen birine diyet kısıtlaması diğerine ise böbreğe etkili idrar söktürücü ilaç kullanılmaktadır.
İdrarın PH’ının değiştirilmesi bile taşların önlenmesinde ve eritilmesinde etkilidir. Diyet uygulamasında ise dengeli beslenme, bol miktarda sıvı tüketimi, kırmızı et, tuz ve un kısıtlanması önemlidir. Ayrıca eşlik eden metabolik hastalıkların (diyabet, yüksek tansiyon)kontrol altına alınması, taş oluşum riskini azaltmaktadır"
Taşı olan bol su içmeli Taş oluşumunu engellemek için günde en az 2.5 litre idrar çıkaracak şekilde su tüketilmesi gerektiğini belirten Karaköse "Bazı hastalar bira içmenin taş hastalığını önlediğini ve taş düşürmeyi kolaylaştırdığı gibi yanlış bir inanış içinde bize başvurmaktadır. 1970’li yıllarda Polonya’da yapılan bir çalışmada daha çok bira ve tereyağı tüketenlerde daha az böbrek taşı olduğu saptanmıştır. Ancak daha sonra yapılan hiçbir çalışmada bu bulgular doğrulanmamıştır. Bu iddia bilimsel olarak doğru kabul edilmemektedir. Doğrusu, taşı olan hastaların bol su içmeleridir" dedi.
(HÜRRİYET)